Enerji Dönüşümünün Jeopolitiği: Kritik Materyaller I IRENA I Karar Alıcılar İçin

Haber

Enerji dönüşümü özellikle birkaç kritik maden ve hammaddeye olan talebin artmasında ana sebeplerinden birisidir. Dönüşüm, mineral ve metal yoğunluğu üzerinde gerçekleşecektir. Şu an söz konusu hammaddelere duyulan bu ihtiyaç tamamıyla enerji dönüşümünden kaynaklanmamakla beraber süreç ilerledikçe hammaddelere olan rağbetin artacağı tahmin ediliyor. ...

Enerji dönüşümü özellikle birkaç kritik maden ve hammaddeye olan talebin artmasında ana sebeplerinden birisidir. Dönüşüm, mineral ve metal yoğunluğu üzerinde gerçekleşecektir. Şu an söz konusu hammaddelere duyulan bu ihtiyaç tamamıyla enerji dönüşümünden kaynaklanmamakla beraber süreç ilerledikçe hammaddelere olan rağbetin artacağı tahmin ediliyor. IRENA’nın (Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı) “1.5°C Senaryo“ isimli raporunda öngördüğü verilere göre iklimde istikrarı sağlamak üzere dönüşümü sağlamak için geniş çaplı bir altyapı çalışmasına ve hammaddelere ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca bu süreç 2050 yılı itibarıyla 33.000 GW’lik (gigawatt) yenilenebilir enerji gücüne ulaşmayı ve karayolları ulaşımının %90’ını elektrik tüketimi temelli dönüştürme planlarını da içeriyor. Hâlihazırda birkaç madenin arz ve talep dengesindeki uyumsuzluk, söz konusu Lityum madeni için gözlemlenebiliyor.

Kritik hammaddelere dair yapılan değerlendirmeler ekonomik, jeopolitik ve teknolojik faktörlere bağlı olarak dinamik ve sürekli değişim içerisindedir. Şu ana kadar kritik hammaddenin ne olduğuna dair evrensel olarak kabul görmüş bir tanım bulunmamaktadır. Fakat birçok ülke ve bölge bu maddelere dair listeler bulundurmaktadır. Ancak değer biçme ve önemin derecelendirme sürecindeki bağlamı daha çok egemen küresel arz-talep dengeleri ve günümüz teknolojileri ile alakalı olacak şekilde gelişmektedir. Bundan dolayı hammaddelerin önemli derecesi genel olarak sübjektif ve bölgesel önceliklere göre değişmektedir. IRENA’nın yaptığı çalışmada 35 farklı kritik hammadde listesi incelenmiş ve bu hammadde listelerinde bulunan maddelerin yalnızca 51 tanesi yenilenebilir enerjiye geçişte kullanıldığı ortaya çıkmıştır.

Kritik hammaddelere olan talepte gerçekleşen değişimler enerji güvenliği için küçük çaplı bir etkiye sahip olsa da enerji dönüşümünde büyük oranda etkilere sahiptir. Mevcut enerji güvenliği nosyonu, başta fosil enerji kaynakların tedarikinin sürekliliğini sağlamak üzere enerji kaynaklarına sürekli erişilebilirlik özelinde değerlendirilmektedir. Söz konusu hammaddelerin tedarikinde aksamalar devam etse de mevcut halde bulunan geliştirilmiş yenilenebilir enerji teknolojileri, devamlılığını uzun süre sağlayabilir. Bu sebeple, kritik hammaddelerin tedarikinde yaşanabilecek değişimlerin oluşturacağı muhtemel risk, bu değişimlerin enerji güvenliği açısından bir tehlike oluşturmasından ziyade enerjide dönüşüm için muhtemel bir durağanlık yaratacaktır.

Kritik hammaddelerin getireceği ticari bağımlılığın oluşturacağı riskler ve arz dinamikleri, sahip oldukları niteliklerle fosil yakıtlardan çok farklıdır. Öne çıkan konulardan biri ise enerji dönüşümünde kritik hammaddelere karşı bir kullanım sürekliliğinin sağlanması sonrasında fosil yakıtlar için yine bir ticari bağımlılık oluşacağı endişesidir. Ancak üretimleri, kullanıldıkları ticari bağlam ve kullanım alanları dikkate alındığında görülen farklılıklar böyle bir varsayımı doğrular nitelikte değildir.(Şekil 1) Ayrıca, kritik hammaddeye duyulan rağbete ve kullanımına dair mevcut öngörüler uzun vadede kesinliğini korumamaktadır. Bu yüzden söz konusu risklerin dikkatli bir incelemesinin yapılması ve önleyici tedbirlerin alınması gereklidir.
Kritik hammaddelerin madencilik ve işlenme faaliyetleri belirli ülkelerin nüfuzunda bulunan birkaç coğrafi bölgede yoğunlaşmıştır. Kritik hammadde madenciliğinde ağırlıklı kaynağa sahip ülkeler: Avustralya(Lityum) , Şili (Bakır ve Lityum) ,Çin (Grafit , nadir toprak elementleri) , Demokratik Kongo(Kobalt), Endonezya(Nikel) ve Güney Afrika (Platinyum, İridyum) olarak örnek verilebilir. Bu kısıtlı coğrafi kapsam özellikle madenlerin iişlenme faaliyetleri söz konusu olduğunda daha sınırlı bölgelerde yer almaktadır. Çin’in işlenmiş doğal grafitin ve disprozyumun (nadir toprak elementlerinden biri) tedarikinin %100’ünü, kobaltın %70’ini ve lityum ile manganezin tedarikinin neredeyse %60’ını oluşturması bu duruma örnek verilebilir.
Enerjide dönüşümü sağlayacak maden rezerv yetersizliği bulunmasa da maden çıkarma ve rafine etme yetileri sınırlıdır. Kısa ve orta vadede yetersiz yatırımdan dolayı özellikle fosil yakıtların çıkarılması ve işlenmesini kapsayan faaliyetlerin piyasada kısıtlamalar oluşturması da muhtemeldir. Bu şekilde dünya çapında yaşanacak bir maden krizinin enerji dönüşümünü engellemesi ihtimali de ortadan kalkacaktır. Son dönemlerde enerji dönüşümünde yararlanılan birçok madenin üretiminde artış yaşanmış ve ekonomik açıdan elverişli kaynaklardan çıkarılan rezervler artmıştır. Ayrıca, verimlilik iyileştirmeleri ve malzeme ikameleri gibi yenilikçi buluşlar da talep artışlarını yeniden şekillendirmektedir.

Madencilik endüstrisine genellikle küçük ve oligopol piyasalar sunan birkaç büyük şirket hakimdir. Bu büyük çok uluslu şirketler ve devlete ait veya devlet kontrolündeki işletmeler, kompleks madenler geliştirmek için gereken kaynaklara ve becerilere sahiptir. Sonuç olarak bu endüstri, küresel üretimde ve ticarette önemli bir paydaya sahip birkaç şirket içerisinde yoğunlaşmıştır. Madencilikte önde gelen ilk beş firma lityum üretiminin %61’ini, kobalt üretiminin %56'sını kontrol ediyor.

Kritik hammadde ticareti fosil yakıtlara göre daha küçük ölçeklerde gerçekleşmektedir. Petrol gibi yakıtların aksine, kritik hammaddelerin birçoğu geniş çaplı ticarette kullanılmamıştır. Bu aynı zamanda olası fiyat istikrarsızlıklarına karşı önlem alma şansını sınırlarken, emtia tüccarlarının üreticiyi ve tüketiciyi buluşturmada önemli bir role sahip olmalarını sağlar...
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2811 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 654
TASAM Asya 100 1131
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı ve farklı coğrafyalar ve güç blokları ile siyasi/diplomatik, ekonomik, toplumsal ve kültürel ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan iddialı dış politikasına yönelik özellikle Batı dünyasında ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştiriler, Türkiye’nin köklü dış polit...;

Savunma sanayi, ulusal güvenlik ve stratejik bağımsızlık açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu sektörün etkinliği, teknolojik yenilikler ve Ar-Ge yatırımları ile doğrudan ilişkilidir. Ar-Ge faaliyetleri, savunma sistemlerinin ve teknolojilerinin yenilenmesi ve geliştirilmesiyle hem savunma yetenek...;

Yüzyılın başından beri ABD, Hindistan'ın büyük bir güç olarak yükselmesine yardımcı etmeye çalışmıştır. George W. Bush'un başkanlığında Washington, Yeni Delhi ile ülkenin tartışmalı nükleer silah geliştirme çalışmalarına rağmen Hindistan'ın sivil nükleer programını destekleyen büyük bir anlaşmayı ka...;

Bu çalışmanın temel amacı Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin tarihsel süreç içerisinde nasıl sorunsallaştığı ve bu sorunların stratejik iş birliğine dönüşebilme potansiyelini incelemektir. Uluslararası ilişkiler teorilerinden olan “tutsak ikilemi” iki ülke arasındaki ilişkilerin iş birliği...;

13 Haziran 2025 tarihinden bu yana İsrail İran savaşı, hava vasıtaları ile devam ediyor. Savaşın nedenleri arasında Büyük İsrail Projesi, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını önlemek, İran’da rejim değişikliğini sağlamak gibi rasyonel olmayan nedenler öne çıkıyor. Sabahtan akşama kadar televi...;

9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

8. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...
OSZAR »