Ortadoğu'da Ateş Çemberi: Çin’in Soğukkanlı Denge Stratejisi

Makale

Pekin'de bulunan İsrail Araştırmaları Merkezi'nin kurucu direktörü Zhu Zhaoyi’nin Caijing’de yayınlanan "İsrail-İran çatışması ve sonuçları üzerine bir projeksiyon" başlıklı yazısı İsrail-İran savaşı bağlamında Çin’in izlemesi gereken stratejiyi tartışıyor. Zhu, Çin’in bu dönemde “ateşin üzerine gitmeden” büyük güç rolünde soğukkanlı bir dengeleyici olarak hareket etmesi gerektiğini belirtiyor....

Pekin'de bulunan İsrail Araştırmaları Merkezi'nin kurucu direktörü Zhu Zhaoyi’nin Caijing’de yayınlanan "İsrail-İran çatışması ve sonuçları üzerine bir projeksiyon" başlıklı yazısı İsrail-İran savaşı bağlamında Çin’in izlemesi gereken stratejiyi tartışıyor. Zhu, Çin’in bu dönemde “ateşin üzerine gitmeden“ büyük güç rolünde soğukkanlı bir dengeleyici olarak hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.

Zhu İran-İsrail savaşının seyri ile ilgili (3) olasılık olduğunu söylüyor:
· Çıkmaza giren yıpratma savaşı (olasılık yaklaşık yüzde 60)
· İran'da rejim değişikliği (%20 olasılık)
· Vekalet Savaşının Tırmanması (olasılık %20)

Yazının en dikkat çeken bölümü:
Çin, İran'a "koşulsuz koruma" sunmayacak veya askeri bir ittifak kurmayacaktır. İran, ABD ya da İsrail ile doğrudan karşı karşıya gelse bile Çin askeri bir müdahalede bulunmayacaktır.

Zhu'ya göre Çin, İran'da dışardan bir askeri müdahale yoluyla rejim değişikliğini kesinlikle desteklemiyor. Bununla beraber Çin, Orta Doğu'da nükleer silahların yayılmasına ya da tam bir silahlanma yarışına müsamaha da göstermeyecektir.

Zhu'ya göre Çin'in mevcut stratejik öncelikleri:

  1. Rusya ve Orta Asya'dan enerji ithalatını hızlandırmak;

  2. Stratejik koridorların inşasını hızlandırmak;

  3. Diyaloğu teşvik etmek, taraf tutmayı reddetmek.

Zhu'ya göre Çin, ateşkes sonrasında Çin liderliğinde bir Ortadoğu yeniden inşa yatırım fonu önererek Kuşak ve Yol Girişimi'ni (KYG) savaş sonrası yeniden inşa ile entegre edebilir.

Çin'in diplomatik duruşu net: "Diyaloğu teşvik et, taraf tutmayı reddet."
İran'a yaptırım uygulanmasında Batı kampına katılmamak temel önceliklerden birisi. Zhu'ya göre İsrail-İran çatışmasının tırmanması karşısında Çin ne boş durmalı ne de aceleci bir müdahalede bulunmalıdır. En uygun yol, sakin bir değerlendirmeye dayanan kapsamlı ve dengeli bir stratejidir.

Çin, geçmişteki İran-Suudi barışında olduğu gibi “arabulucu“ kimliğini kullanmalı.
Kısa vadede Çin, İran'ın durumunu istikrara kavuşturmasında ekonomik nüfuzunu kullanmalıdır. Bu da Çin-İran ticaretini sürdürmeyi ve imkanları dahilinde insani yardım sağlamayı içerir. Ayrıca Zhu alternatif koridorların önem kazanacağını söyleyerek Çin-Türkmenistan-Özbekistan gibi ulaştırma projelerine dikkat çekiyor.

Çin özetle "soğukkanlı bir dengeleyici" olmak istiyor. Zhu'ya göre Çin'in stratejisi üç temel önceliğe dayanmalı:
· Taraf tutmamak (ne Batı ne İran’a yanaşmak),
· Ekonomik ve diplomatik enstrümanları stratejik kullanmak,
· Barış ve yeniden yapılandırma sürecine girdiğinde, proaktif rol almak.

Zhu'nun yazısı ile birkaç yorum yapmak istiyorum.
Zhu'nun Çin'in İran-İsrail savaşı bağlamında öne sürdüğü stratejik öneriler her ne kadar riskten kaçınmayı öngören bir yaklaşım belirlese de uzun vadede Çin'in küresel güç stratejisine zarar verecektir.

Öncelikle tarafsız arabulucu rolü ortadan kalkabileceği gibi “soğukkanlı denge siyaseti“ önümüzdeki dönemde bölgedeki güvenlik krizlerine tepkisizlikle eşdeğer olarak yorumlanabilir.

BM nezdinde yapılacak girişimler bahse konu mekanizmaların etkisizliği göz önüne alındığında artık işlevini kaybetmiş durumdadır. Ayrıca Çin'in sadece enerji güvenliğine önem veren pragmatik yaklaşımı bölgedeki ortakları ile arasındaki güven duygusuna zarar verebilir.

Zhu'nun yazısında önerilen Ortadoğu’da önerilen “çok taraflı diyalog“ platformu fikri bölgesel husumet göz önüne alındığından uygulanabilirlikten uzaktır. Kuşak ve Yol'un yeniden inşası ya da ihyası ise böyle çatışmalı bir ortamda imkansıza yakın hale gelecektir.

Çin’in tarafsız arabulucu rolüne biçilen bu merkezi pozisyon ve soğukkanlı kalınarak kenardan seyre dayanan bu stratejik öneri ABD ile jeopolitik rekabetin sertleştiği bir ortamda hem gerçekçilikten hem de bölge ülkelerinin reel-politiğinden kopuk bir iyimserliği yansıtmaktadır.

Çin'in bölgesel krizlere yaklaşımı daha önce de ifade ettiğimiz gibi "askeri angajmana kesinlikle girmeme" ve "içişlerine karışmama" prensiplerine dayanıyor. Zaten kimse de Çin'in bu yaklaşımdan vazgeçmesini ve paradigmatik bir dönüşüm geçirmesini beklemiyor.

Burada dikkat çeken husus şu Çin'in bu riskten kaçınan ve kalkınma merkezli yaklaşımı stabil bir küresel düzen içerisinde geçerli. Şu anda içinden geçtiğimiz ve giderek daha çatışmalı ve çok kutuplu hale gelen küresel düzen keskin bir reel-politik dayatıyor. BRICS ve ŞİÖ gibi anlatılar inşa edip küresel güneyin yeniden ayağa kalkacağını muştulayıp, yüzyılda bir görülen değişiklikler gerçekleşirken Çin'in bu değişim sürecine uzun yıllardır uyguladığı stratejik politikalar ile devam etmesi zor görünüyor. Bakalım zaman neler gösterecek.

Bilgisele konu olan Zhu Zhaoyi'nin yazısı için bkz.

(X) @drhkorkmaz

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2811 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 654
TASAM Asya 100 1131
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2063 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2063

Çin Ningxia Üniversitesi Çin-Arap Araştırmaları Enstitüsü Direktörü ve CICIR eski başkan yardımcısı Li Shaoxian, Weibo’da dikkat çeken yorumlar yaptı.;

Devletlerin güvenlik politikaları, yalnızca mevcut tehditlere karşı alınan önlemlerle değil, tehditleri nasıl tanımladıkları ve bu tehditleri ne ölçüde tarihsel, ideolojik ya da stratejik olarak kurguladıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda İsrail, güvenlik doktrinleri açısından istisnai bir ö...;

24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Lahey'de yapılan NATO zirvesinden daha ölümcül bir ittifak olma hedefi ile "savunma harcamalarını arttırma" kararı çıktı. Üye ülkeler, savunma harcamaları kapsamında 2035 yılına kadar GSYİH'ın %5'ine karşılık gelen bir yatırım yapma taahhüdünde bulundu. ;

Pekin'de bulunan İsrail Araştırmaları Merkezi'nin kurucu direktörü Zhu Zhaoyi’nin Caijing’de yayınlanan "İsrail-İran çatışması ve sonuçları üzerine bir projeksiyon" başlıklı yazısı İsrail-İran savaşı bağlamında Çin’in izlemesi gereken stratejiyi tartışıyor. Zhu, Çin’in bu dönemde “ateşin üzerine git...;

İsrail'in, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyesi olan İran'a yönelik ani saldırısı ve sonrasında İran'ın kuvvetli mukabelesi tam ölçekli bir bölgesel savaşa dönüşme riski taşırken gözler İran'ın yanında durmaya özen gösteren Çin'e çevrilmiş durumda.;

İngiltere kısa süre önce "Stratejik Savunma İncelemesi 2025" başlıklı kapsamlı bir stratejik savunma belgesi yayınladı. Belge, NATO’yu savunmanın merkezine koyan bir “Önce NATO” yaklaşımını net şekilde vurguluyor. İngiliz savunma bakanı Healey'e göre stratejik savunma planlarının orduyu '10 kat daha...;

Son zamanlarda, iki ABD savunma teknolojisi girişiminin (Hermeus ve Anduril) önümüzdeki yıllarda otonom uçuş yeteneklerine katkıda bulunacak önemli ilerlemeler kaydettiği ortaya çıktı. Bu yetenekler, yapay zekâ ile tamamlanan daha hızlı askeri havacılık yeteneklerine giden yolu açacak.;

Tarihi olarak büyük güçlerin Rus coğrafyasına kara saldırısı için çıkış bölgesi, Ukrayna’nın batısından Romanya’ya kavis yapan Karpatların kuzeyinde kalan Almanya’nın doğusundaki Kuzey Avrupa Düzlüğü olmuştur. Coğrafi olarak dünyanın en büyük ülkesi olmasına karşın bugünkü Rusya, stratejik derinl...;

3. Türkiye - ABD Forumu

Türkiye - ABD Forumu bu amaçla oluşturulmuştur. Karşılıklı gerçekleştirilecek Forum’un; aktif ve proaktif müzakerelerle Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı yapması, ikili ve çok taraflı menfaatleri karşılıklı yükseltecek fırsatlar ve fikirleri ortaya koyan bir platform olarak hizmet sunması hedeflenmiştir.

  • 14 Ağu 2017 - 17 Ağu 2017
  • Washington - ABD

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

Orta Doğu coğrafyası, 2010 yılının aralık ayından bu yana Tunus ile başlayan, günümüzde de tüm şiddetiyle Suriye’de devam eden devrim süreçlerinin etkisiyle hızlı bir değişim ve dönüşüm iklimine girmiştir.

Yemen, Coğrafi konumu itibarıyla kızıl denizin Hint Okyanusu’na açıldığı kapıdır. Afrika boynuzu ile birlikte Bab’ül Mendeb boğazının doğu kıyısında yer almaktadır. Yeryüzünde denizler üzerinde seyreden malların p gibi büyük bir oranı Süveyş kanalı, Kızıl Deniz ve Aden körfezinden geçtiği düşünülürs...

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde yaptığımız bilimsel çalışmalar ile Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri kavrama ve analiz etmeye yönelik çabalarımızın ortaya koyduğu açık bir gerçek var: Aktörleri, kuralları, vizyonu eskisinden çok farklı olan yeni bir uluslararası sistem il...

Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.

Dünyadaki ve kültür coğrafyamızdaki ( Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika ) iktisadi, siyasi ve sosyo-kültürel gelişmeler ve değişimler baş döndürücü bir hızla yaşanmaktadır.

21. yüzyılın kuşkusuz en önemli paradigma değişimlerinden birini küreselleşme süreci oluşturuyor. Bu süreçle beraber siyasal, sosyal, ekonomik pek çok alanda köklü değişimler yaşandı, yeni yol ve yöntemler keşfedildi, eski yöntemler yeniden inşa edildi; sonuçta yepyeni bir anlayışla karşı karşıya ka...
OSZAR »